Hikayen nasıl başladı? Oyuncu olmaya ne zaman karar verdin?
Robert College’in yaz kampına gitmiştim, orada tiyatro kulübüne katıldım. 12–13 yaşlarındaydım. “Cinderella”nın komedi versiyonunu yazdık ve sahneye koyduk. Cinderella’yı oynamam için arkadaşlarım beni seçti. Bu sayede ilk defa sahne tozunu yutmuş oldum. Sahnede olmak çok hoşuma gitti ve farklı yönlerimi farklı karakterlerle bütünleştirip bir ekip olarak çalışmanın ne kadar keyifli olduğunu gördüm. Bu deneyimimden sonra BT Müzikevi’nde oyunculuk eğitimi almaya başladım. Orada da “Wicked” müzikalini sahneye taşıdık. Sonrasında New York’a gittim. 14-15 yaşımda iki sene üst üste School of Cinematic Arts and Acting’de (Socapa) kamera önü oyunculuk eğitimi gördüm ve kısa filmlerde rol aldım. 16 yaşımda ise Columbia Üniversitesi’nin tiyatro programına katıldım. Daha sonra da üniversite için Los Angeles’a gittim. Burada Santa Monica College’de okurken bir yandan da iki sene boyunca Eric Morris’ten kendi oluşturduğu oyunculuk metodunun eğitimini aldım. Son olarak da İstanbul’da yine Eric Morris metodu bazlı oyunculuk eğitimi için Deniz Erdem ve Derya Alabora ile çalıştım. Şimdi oyuncu koçum Tufan Öztürk’le yola devam ediyoruz. Özetlemek gerekirse kendimi geliştirmek için çok çalıştım ve çalışmaya da devam edeceğim. Öğrenmenin, kendini geliştirmenin hayat boyunca devam etmesi gerektiğine inanıyorum.
Modellik mi oyunculuk mu? Hangisinde daha çok kendin olabiliyorsun?
Oyunculuk. Modellik benim için keyifli ama oyunculuk her zaman amacımdı; bunun ayrı bir yeri var benim için. Farklı karakterlere bürünüp onların hikayesini anlatmak çok hoşuma gidiyor. Sette olmaktan, ortamda bulunan takım arkadaşlığı havasından büyük keyif alıyorum
Türkiye’den ve dünyadan kendine örnek aldığın isimler var mı?
Tabii ki var. Dünyadan örnek aldığım oyuncular; Jennifer Connelly, Eva Green, Penelope Cruz, Michael Fassbender ve Geoffrey Rush. Türkiye’den ise Haluk Bilginer ve Beren Saat.