Özlem Durmaz, gerek başarılarıyla gerekse tüm yaşadığı zor zamanlara rağmen daha da güçlü bir şekilde yaşamaya devam eden herkes tarafında takdir edilen bir isim… Kendini en iyi yazarak ifade ettiğini söyleyen başarılı iş insanı yazdığı “Kadınlar İçin Boşanma Rehberi” kitabıyla akıllarda iz bırakmaya devam ediyor.
Yazdığı kitapların yanı sıra ise kozmetik dünyasına giriş yaparak çok özel anlamlar ifade eden ve kullanıcılarının daha önce böyle bir ürün kullanmadıklarını sık sık belirttiği Jijivisha markası ile başarı basamaklarını hızla tırmanmaya devam ediyor.
Sosyal sorumluluk projelerinde de ismine sıkça rastladığımız Özlem Durmaz ile bir araya gelerek çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Gelirinin bir kısmının Mor Çatı Derneği’ne bağışlandığı Jijivisha markası hakkında sohbet ederek, değerli ismi çok daha yakından tanıdık…
Özlem Hanım, öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Tabii ki… Malatya kökenliyim fakat İstanbul’da doğup, büyüdüm. Eskişehir’de Tarih bölümünden mezun oldum ve bir süre tarih öğretmenliğini çok severek yaptım.
Yazmak, üretmek nasıl bir duygu?
Yazmak kendimi en iyi ifade ettiğim yöntemlerden biri; bana gerçekten çok iyi geliyor. Bu durumu yirmi yıl kadar önce fark ettim. Travma sonrası yaşayan insanların birçoğu sanatla kendini ifade ederek iyileşebiliyor, ben de o insanlardanım bence… Yazarak iyileşiyorum. Kendimi, duygularımı yazarak keşfettim. Hele en son yazdığım kitap… Kendimle ilgili pek çok sorunun cevabını bu kitabı yazarken buldum. İyi ki de buldum.
En son yazdığınız “Kadınlar İçin Boşanma Rehberi” kitabınız nasıl oluştu, kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Uzun zamandır sosyal statü, eğitim fark etmeksizin kadınların benzer şeylere maruz kaldığını fakat kadınların bunu konuş(a)mayarak, bu durumları sadece kendilerinin yaşadığını düşünerek yalnızlaştığını ve kendini suçladığını gördüm. Kadınlar İçin Boşanma Rehberi Kitabıyla yaşadıklarımızın benzerliğini vurgulamak, kadınların kendilerini suçlamasının önüne geçmek ve kadınların başka kadınların deneyimlerinden ilham alarak yeni bir hayata, yeni bir ruha girmelerine yardımcı olmak istedim.
Özlem Hanım, etkileyici bir başarı hikayeniz var. Kozmetik alanına “Jijivisha” ile adım attınız. Kozmetik ürünler üretmeye nasıl karar verdiniz?
Hayatımın pek çok evresinde olduğu gibi kozmetikle ilgilenmem de mecburiyetten oldu. Zorlu geçen hayatımın izlerini maalesef cildimde gizlemekte zorlandım. Özellikle üniversite son sınıftan itibaren uzunca yıllar cilt sorunlarıyla uğraştım. Kistik sivilceler, ardından gelen skar izleri, sivilce lekeleri… Suratımın neredeyse tamamına yayılmışlardı ve gittiğim doktorların uyguladığı tedaviler de maalesef bir zaman sonra işe yaramaz oluyordu. Cildimin rahatsızlığı aslında ruhumun rahatsızlığının etkileriydi ve bunu az çok görebiliyordum. Kızımın doğumu, yaşadıklarımın ağırlığı ve çok ağır bir depresyon… Çok sevdiğim bir söz var; Gecenin en karanlık anı, güneşin doğumuna yakın olan andır! Ben de bunca karanlığın içinde yakaladığım minik bir ışık süzmesini takip ederek çok uzun yıllar sürecek bir sorgulama, değişim ve dönüşüm sürecine girdim. Bu döneme paralel cildimle ilgili de bazı araştırma ve denemelere başladım; tabii arada bolca yanlışlar da yaparak…
Oğlumun doğumunun ardından, sivilce, skar, sivilce lekelerine neredeyse tüm yüzümü kaplayan lekeler ve yaşa bağlı olarak elastikiyet kaybı ve kırışıklıklar da eklenmişti. Aynada kendimi görmek, insanların yüzüme bakıp acıyan gözlerle bakması ve ısrarla yüzüme ne olduğunu sormaları beni gerçekten çok yoruyordu. Kendimi çok değiştirmiş, çok ilerletmiştim ve artık sıra bunu yüzüme de yansıtmaya gelmişti. Cilt bakımımda radikal değişiklikler yaptım ve içerikleri daha çok araştırmaya başladım. Hangi içeriğin cildime nasıl etkileri olduğunu gözlemlemeye, cildime zarar veren davranış ve içeriklerden uzaklaşmaya başladım.
Pandeminin buhranında çok sevdiğim iki kadın dostumdan da ilham alarak Instagram’da ‘Annem Yine Güzelleşiyor’ sayfasını açtım. Bu sayfa hayatımın dönümlerinden biri oldu çünkü bana çok şey öğretti ve bana kesinlikle ilham oldu. Bu sayfadaki deneyimlerimle gördüm ki çoğu kadın da ruhundaki acıyı yüzüne yansıtmış ve ne yapacaklarını tıpkı benim gibi bilmiyorlar. Öğretmenliğimin de etkisiyle onlarla deneyimlerimi paylaştım. Kadınların cilt bakım rutininde zorlandıklarının gördükçe rutini kolaylaştırma yöntemlerine yöneldim.
Kendini kötü hisseden bir dostumuzu oyalamak için kozmetik ürün nasıl üretilir, araştırmaya başlayınca hayatın bize sunduğu iyilik ve güzelliklerle JİJİJVİSHA’yı kurduk. İnanılmaz bir heyecan ve deneyimdi…
Jijivisha ismi nereden geliyor, özel bir anlamı var mı?
Uzun süre markamızın isminin ne olacağı konusunda araştırmalar yaptık. Bir gün bir dövmecinin sayfasında JİJİVİSHA dövmesini gördüm ve anlamını okuduğumda gözlerim doldu çünkü beni ve Türkiye’deki pek çok kadını tanımlıyordu bu kelime; hayatın getirdiği tüm zorluklara rağmen hayatı dolu dolu yaşamaya duyulan büyük arzu! Çok zorluk olmuştu, olacaktı ama ben ve benim gibi kadınlar dolu dolu yaşamak için mücadeleden vazgeçmeyecekti…
Ürün yelpazesi hakkında bilgi alabilir miyiz?
İlk ürünler üç tane gibi gözükse de aslında çok daha fazlası. İçerikleri etken maddelerle dolu iki serum ve bir kremden oluşan bu serinin önceliği cilt tonunu eşitlemek, cilt lekelerini azaltmak. Bunu yaparken de cildi onarmak, beslemek aynı zamanda gençleştirmek. Üç ürünün içeriği birbiriyle kolektif çalışacak şekilde, birbirlerini tamamlayacak biçimde hazırlandı.
Kafa karıştıran bir rutin yerine basit bir rutinle, üstelik özellikle çalışan kadınlar düşünülerek kısa sürede uygulanabilecek ürünler yaratıldı. Hayatın koşturmacası ve karışıklığında basit ve zaman almayan çok etkili bir rutin…
Ürünlerinizde nadir bulunan bileşenler görüyoruz. Bu özel bileşenleri keşif sürecinizi anlatabilir misiniz?
Daha önce de belirttiğim gibi uzun yıllar cilt sorunlarıyla uğraştım. Ürünlerde seçtiğim içerikler, yıllardır deneyimleyerek işe yararlılığını gördüğüm içerikler fakat JİJİVİSHA’da o içeriklerden çok daha fazlası olduğu gibi, uyumlu birçok etken madde de yan yana. İçeriklerin sivilce yapmaması, kırışıklıklara da iyi gelmesi özellikle önemsediğim bir durumdu ve biz bunu başarabildik.
Bir çok sosyal sorumluluk projesinde adınıza sıkça rastlıyoruz. Örnek olması açısından bizlere bu çalışmalardan bahseder misiniz?
Sosyal sorumluluk değil aslında, sosyal gereklilik. Maalesef desteğe, yardıma ihtiyacı olan pek çok insan var, ben de onlardan biriydim. Zaman zaman hala yardıma, desteğe ihtiyaç duyarım. Üniversite yıllarında çalıştığım halde hafta sonları TEGV’de çocuklara ders verirdim, muhteşemdi. Hala çocuklar benim için çok başka bir yerde. Şimdi bu başka yere kadınlar ve hayvanlar da katıldı.
Sadece ekonomik değil, duygusal destek vermeye de gayret ediyorum. JİJİVİSHA markasının da böyle bir misyonu var. Ürün satışlarının bir kısmı Mor Çatı Derneğine gidiyor. Çaresizliği ve çaresizliğin neler yaptırabileceğini bildiğim için dayanışmanın, desteğin ne kadar hayati olduğunu da biliyorum. Elbette çok daha fazlasını yapmak istiyorum ama şimdilik bu kadar, ileride belki de kadınların çocuklarıyla birlikte kalabileceği evleri JİJİVİSHA çatısında yaparız, kim bilir…
Yeni dönem için projeleriniz neler, öğrenebilir miyiz?
Önümüzdeki iki ay yeni ürünlerin Ar-Ge’si ile fazlaca meşgul olacağım. Meşguliyetim azaldıktan sonra uzun zamandır yazılmayı bekleyen üç öykülük bir kitap ve bir roman var sırada. Tabii, hayat neler getirir bilemem, belki de hiç ummadığım bir yolda, hiç ummadığım bir yerde olurum.
Son olarak sormamız gerekirse hayatta sizi en gururlandıran şey nedir?
Çocukluğumdan bugüne geldiğim nokta en büyük gururum. Olduğum yere gelmek büyük ve zorlu bir mücadeleydi ve ben bunu başardım. Eşimle iletişimim, çocuklarımla kurduğum güzel bağ ve dokunabildiğim kadınların gözlerinde gördüğüm mutluluk da en büyük gurur kaynaklarımdan. Kendimi bu anlamda gerçekten iyi hissediyorum.