Dr. Melek Vuslat Özdoğan, koruyucu hekimlik ve fonksiyonel tıp yöntemleriyle sağlığın gizemlerini çözmeye odaklanıyor. Hastalıkların kök nedenlerine inen bu yaklaşım, modern ve tamamlayıcı tedavilerle birleşerek bireye özel bir iyileşme yolculuğu sunuyor. Sağlık, zihin ve beden dengesi üzerine yazdığı ‘Sağlık Paradoksları’ kitabında da sağlıklı yaşamın temel dinamiklerini sorgulayan bir rehber sunuyor.
Koruyucu hekimlik yaklaşımınızı ve kronik hastalıklarla mücadelede geliştirdiğiniz bütüncül tedavi yöntemlerinizi anlatır mısınız? Bu tedavi yöntemlerinin hastalara sağladığı faydalar nelerdir?
Bütüncül ve fonksiyonel bir bakış açısı, hastalıkların temelindeki kök nedenleri hedef alarak hastaların iyileşme yolculuğunu başlatır. Bu kök nedenleri belirlerken kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve başka fonksiyonel testlerden yararlanıyoruz. Sonuçları, klinik muayene ve tecrübelerle birleştirerek, hastada görülen semptom ve şikayetlerin ardındaki kök nedenleri saptıyoruz. Ardından, bu kök nedenleri tedavi etmek için belirli protokoller oluşturuyoruz. İşte burada işin “büyüsü” başlıyor. Öncelikle hastayı hasta eden yaşam tarzı unsurlarına odaklanıyoruz ve kendilerine şu soruyu soruyorum: “Sizi hasta eden şeylerden vazgeçmeye ve yaşam tarzınızı değiştirmeye hazır mısınız?” Eğer bu temel sorunlara ve hastalıkların kök nedenlerine sebep olan yaşam tarzı unsurlarını değiştirmezsek, kalıcı bir iyileşme sağlanamaz. Fonksiyonel ve bütüncül yaklaşımın en temel adımı budur. Sonrasında, hastanın tahlil sonuçlarına ve klinik bulgularına göre birçok alandaki tecrübemizi kullanarak tedavi düzenlemeleri yapıyoruz. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri, ozon tedavisi, IV infüzyon tedavileri (serum tedavileri), vitamin ve mineraller, fitoterapik destekler, beslenme düzenlemeleri ve gerektiğinde ilaç tedavisi, iyileşme yolculuğunda en güçlü araçlarımız arasında yer alıyor. Beslenme bu yolculukta önemli bir basamak ancak tek başına yeterli değil, diğer sorularda bu konuya daha detaylı değineceğim.
Sağlık paradoksları üzerine yazdığınız kitabın ana temasını nasıl tanımlarsınız? Bu kitapta özellikle dikkat çekmek istediğiniz noktalar nelerdir?
Kitabın isminde geçen “Paradoks,” aslında Yunanca “para = karşı, dışında” ve “daxos = düşünce” kelimelerinden türemiştir. Paradoks, kendi içinde çelişkili görünen, mantıksal olarak hem doğruluğu hem de yanlışlığı kanıtlanabilen bir önerme demektir. Kitabın adı “Sağlık Paradoksları” çünkü sağlıklı yaşamın dört temel basamağı, iç içe geçmiş paradokslar halindedir. Sağlık söz konusu olduğunda, paradokslar aslında kısır döngüler, çelişkiler ve birbirine dolanmış birçok mekanizmayı ifade ediyor. Bu paradoksların varlığı bize sağlık açısından iki önemli detayı vurguluyor:
1. Tek bir doğru yoktur, kişiye özel doğrular vardır.
2. Bütüncül bakış açısı (beden-zihin-ruh) olmadan sağlığa odaklanmak kalıcı çözümler vermez.
Bu mekanizmalara odaklanmak için sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek ve bunları sürdürmek önemlidir. Sağlığı dört ayaklı bir masaya benzetirsek, bu ayaklar stres yönetimi, uyku, beslenme ve egzersizdir. Bu dört ayaktan biri sağlam olmadığında masa devrilir. Günümüzde sağlıklı yaşam dendiğinde çoğunlukla beslenme ön plana çıkar ancak binlerce hasta tecrübemden yola çıkarak söyleyebilirim ki bu dört ayak arasında en önemlisi stres yönetimidir. Sağlık için hem çevresel stresi hem de kişinin kendi içsel stresini yönetmesi çok önemlidir.
Kadın sağlığına yönelik özel tarama programlarının öneminden bahsedebilir misiniz? Kadınların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için hangi testleri hangi yaş gruplarında öneriyorsunuz?
Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim; çünkü günümüzde kadınlarımız kendilerini ihmal edebiliyor. Öncelikle, her kadın hiçbir semptom ve sorun yaşamasa bile yılda bir kez kadın hastalıkları uzmanına başvurmalıdır. Meme ultrasonu 30 yaşın üstündeki kadınlarda en geç iki senede bir yapılmalı, ancak doktorun uygun görmesi veya ailede meme hastalıkları öyküsü varsa daha sık yapılabilir. Mamografi ise 40 yaş sonrası kadınlarda iki yılda bir yapılabilir; ancak ailede kanser öyküsü varsa mamografi kontrolleri 30’lu yaşlarda başlanabilir. Smear testi ve HPV taraması da kadın doğum uzmanlarının uygun gördüğü sıklıkta yapılmalıdır. Özellikle çoklu cinsel partneri olan kadınlarda 20 yaş sonrası HPV taraması en az bir kez öneriyoruz; çıkan sonuçlara göre sıklık değişebilir.
Sonbahar-kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmek için neler öneriyorsunuz? Hangi vitamin ve mineralleri özellikle tavsiye edersiniz?
Öncelikle takviye kullanımı için sağlık profesyonellerine danışılmasını öneririm. Kişinin eksik vitamin ve minerallerini tamamlaması, bağışıklık açısından çok değerlidir. D vitamini, çinko, magnezyum ve selenyum eksiklikleri bağışıklıkla sıkı bağlantılıdır ve bu değerlerin optimal düzeye çekilmesi önemlidir. Ayrıca, C vitamini benim her kış döneminde bağışıklık için tercih ettiğim bir destektir; hem oral hem de gerekirse IV infüzyon şeklinde uygulanabilir. İyi bir uyku, stres yönetimi, düzenli egzersiz ve antioksidanlardan zengin bir beslenme bağışıklığınız için çok kıymetlidir. Egzersizin bağışıklık artırıcı gücü ve uykunun bağışıklığı koruyucu gücü, çoğu takviyeden daha değerlidir.
Modern yaşam koşullarında sağlıklı kalmak için insanların günlük yaşamlarına entegre edebilecekleri basit ama etkili alışkanlıklar nelerdir?
Kitabımda da bu konudan bahsettim. Aslında hepimizin, doğru zaman yönetimiyle kendimize ayırabileceği zamanı var. Günlük nefes egzersizleri, kısa süreli de olsa meditasyon, haftada toplam üç saat egzersiz ve düzenli bir uyku, kendinize yapabileceğiniz en değerli adımlardır. Özellikle stres yönetimi konusunda adımlar atmak, kişinin en iyi versiyonuna dönüşmesi için çok kıymetlidir.
Stresi yok etmek mi, yoksa yönetmek mi? Cevap, yok edebileceğiniz stresi yok etmek ve yok edemediklerinizi de yönetmeyi öğrenmek. Stres tamamen ortadan kaldırılacak bir şey değil; bizi geliştiren ve daha iyi bir versiyonumuza dönüştüren bir faktördür.
“Stres beyinde başlar, bedende son bulur” sözünüzle vermek istediğiniz mesaj nedir? Stres yönetimi konusunda neler önerirsiniz?
Stres yönetimi çağımızın en büyük sorunlarından biri. Sağlıklı bir birey olmak ve hastalıkların iyileşmesinde en büyük öneme sahip konu bence stres yönetimi. Stres yönetimini sağlayamazsanız, ne yaparsanız yapın kalıcı olarak iyileşmeniz zor olur. Hatta, hastalıkların iyileşmesinde dört temel basamağa yüzdelik bir oran versek, stres yönetimi %60, geri kalan üç basamak toplam %40 oranında etkilidir diyebilirim. Bu oran size abartı gelebilir, ama hem kendi tecrübelerimden hem de binlerce hasta sonucunda gördüğüm bu. Stres beyinde başlar ve bedende son bulur. Bir şeye kafayı takıp sinirlendiğimizde kortizol hormonunu salgılarız ve bedende birçok inflamatuar mekanizma uyarılır, bağışıklık düşer. Stres sadece zihnimizi değil, bedenimizi de harap eder ve birçok mekanizmanın bozulmasına sebep olur.