2020 yılı, Mart ayında ilk vakanın ülkemizde görülmesiyle birlikte bir pandemi yılının kapılarını açtı bizlere. O günden bu yana hemen her sektör kendi içinde depremler yaşadı, yaralar aldı, krizler atlattı. Bu sürecin kuşkusuz ki kahramanları sağlık çalışanları, en stratejik alanları ise hastaneler oldu. Güçlendirdikleri ve yeniden tasarladıkları her hastanede önemli başarılara imza atan ve bu başarıları VIP TURKEY’e özel bir röportajla açıklayan İPKB Kurucu Direktörü Kazım Gökhan Elgin, devam eden hastane projelerinde çok sıkı bir şekilde çalışarak pandemi döneminde bu hastaneleri hizmete aldıklarını ve tüm diğer projeler için de iş gücüne erişimin yapılabildiği her durumda çalışmaya devam edeceklerini söylüyor…
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) İstanbul’un depreme hazırlığı konusunda dünyanın en büyük risk azaltma projesi olan İSMEP’i hayata geçirerek başka ülkelere de ilham kaynağı olmuş bir kurum. İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi altında İstanbul’un deprem riskini önleme çalışmalarını yönetmek için 2006 yılında faaliyetlerine başlayan İPKB, 2014 yılında 6360 sayılı Kanun ile İstanbul Valiliğine bağlandı ve İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi adı altında çalışmalarına devam ediyor. Özellikle pandemi gibi olağanüstü koşullarda en ihtiyaç duyulan alanlardan olan hastanelerde yoğun çalışmalarla projelerini tamamlayan İPKB’nin Direktörü Kazım Gökhan Elgin iyiyi değil “en iyiyi” hedeflediklerini belirterek bu doğrultuda kamu hastaneleri arasında ilk olan, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nin Leed Gold sertifikası aldığını müjdeledi ve ekledi:
“Özellikle Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi ve Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi ve Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Şehir Hastanesi bu dönemde açılarak hastalara şifa dağıtmaya başladı ve şu anda da çalışmalarımıza son sürat devam ediyoruz.”
Gökhan Bey sıcak bir konuyla başlamak istiyorum. Covid-19 pandemisi malumunuz birçok alanda önemli değişiklikler meydana getirdi. İPKB bu pandemi sürecinde nasıl bir yol izledi? Bir süredir online gerçekleştirilen eğitimlerde fiziki olarak okullar boş kaldı. Peki güçlendirmeler devam etti mi? Bu dönem, İPKB’nin ‘krizi fırsata çevirdiği bir dönem olmuştur’ diyebiliyor muyuz?
Covid-19 pandemisi hem ülkemizi hem de dünyamızı olumsuz şekilde etkileyen, gündelik yaşamlarımıza ve alışkanlıklarımıza ara vermemize sebep olan bir bulaşıcı hastalık olarak hepimizin gündeminde. Bu süreçte hijyen, temizlik, fiziksel mesafe gibi konular daha da önemli bir hal aldı. Sosyal mesafe diyoruz ve insanlara çok yaklaşamıyoruz, tokalaşamıyoruz. Maske takma zorunluluğu gibi devletler çok çeşitli tedbirler aldılar. Bu tedbirler tabii ki normal hayatın akışını değiştirdi ve insanların sosyal yaşamını ve normal alışkanlıklarını olumsuz yönde değiştirmelerine yol açtı. Bir de tabii iş yapma kültüründe değişimler meydana geldi. Biz İPKB olarak süreçten minimum etkilenmek için hemen ilk vaka ülkemizde görülür görülmez 4 kişilik bir kriz kurulu kurduk. Bu kurulda finanstan, bilgi işlem uzmanına ve insan kaynaklarına kadar birçok alandan uzmanımız vardı. Uzmanlarımız her sabah 09.00’da toplanıp kararlar aldılar ve benim onayımla da çok kısa bir sürede tedbirlerimizi yürürlüğe koyduk. Hijyen ve maske tedbirlerimizi, sosyal mesafemizi aldık ve esnek çalışma saatleri oluşturduk. Ayrıca güzel bir şekilde müşahede ettik ki yine İPKB’nin IT alt yapısı ve uzaktan erişilebilirliği, arkadaşların evden çalışmasına da müsaade etti. Yüz yüze toplantıların çoğunu iptal ettik. Yerlerine dijital toplantılar düzenledik. Telefondan, e-mail üzerinden çalışma takvimimizi ve çalışma şeklimizi düzenledik. Yine salgın hakkında bilgilendirme, korunma yöntemleri ve alınacak tedbirlerle ilgili yazılar yazılarak müteahhit ve müşavirlerimize bilgilendirmeler ve bu işlerin takibi yapılmaktadır. Bu süreçte işlerde psikolojik ve fiziksel nedenlerden ötürü yavaşlama olduğu için Hükümetimizin de öngördüğü şekilde işlerimize süre uzatımı verdik. Öncelikle salgının alınan tedbirlerle kontrol altında tutulması direkt olarak sektörümüzde oluşan psikolojik baskıyı azaltacaktır. İnşaat sektörü kritik öneme haiz olduğu için işler tamamen durdurulmadı ve önümüzdeki süreçte de devam etmesi planlanmaktadır. Bu salgın önümüzdeki bir yıl boyunca etkisini göstereceği için, imalat sürecinde alınacak tedbirlerin uzun bir süre uygulanmasını öngörüyoruz. İşveren olarak faaliyetlerimizin sıkı bir şekilde denetimini ve işleyişi takip edeceğiz.
“Hastanelerimizi pandemi döneminde hizmete almayı sürdürdük”
Birim olarak tedbirimizi alarak projelerimize son sürat devam ettik, neden? Çünkü bizim projemiz afet ve acil durum projesi ve pandemi de bir afet ve acil durum konusu. Dolayısıyla biz devam eden hastanelerimiz için çok sıkı bir şekilde çalışarak pandemi döneminde her birinin hizmete alınmasına vesile olduk. Özellikle Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi ve Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi ve Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Şehir Hastanesi bu dönemde açılarak hastalara şifa dağıtmaya başladı ve diğer hastane projelerinin çalışmaları da sürüyor. Kurumumuz tedarik zinciri bozulmadığı ve iş gücüne erişimin olduğu her durumda çalışmaya devam edecek. alınacak tedbirler ve hijyen kuralları pandemi sürecindeki çalışma yaşamında büyük önem arz edecek.
“2006’dan bu yana İstanbul’u depreme hazırlıyoruz”
Bu süreçte pandeminin paralelinde bir de depremlerin arttığını görüyoruz. Hastaneler pandemi döneminde oldukça stratejik bir rol üstlendi malum. Peki İstanbul’un kamu yapıları-hastaneleri depreme karşı şu an ne durumda?
Deprem İstanbul’un gerçeği. Artık bunu kabullenip buna karşın çalışmalarımızı hızlandırmamız gerekiyor. Biz zaten 2006’dan bu yana İstanbul’u depreme hazırlıyoruz. Özellikle okullarda 1999 öncesi riskli okulların yüzde 90’ına ulaşmış bulunmaktayız. Toplamda 1239 okul binasına okula ulaştık. Yurtların 99 öncesi yüzde 100’ünü tamamladık ve sosyal hizmet binalarının da yüzde 75-80’inden fazlasını depreme karşı güvenli hale getirdik. Bunun yanında 12 hastanenin ve 60 adet polikliniğin güçlendirmesini tamamladık. Ayrıca 6 hastanenin de yeniden yapımını aşamalı olarak gerçekleştiriyoruz. Özellikle Okmeydanı, Göztepe, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastaneleri çok özellikli ve önemli hastaneler. Çünkü bunlar İstanbul’un ana arterlerinde ve havadan ulaşılabilen ihtisas hastaneleri. Ayrıca bu 3 hastanenin depreme karşı dayanıklı hale gelmesini aynı zamanda da uluslararası standartlarda hastane hizmetini etkin ve verimli verebilecek hastaneler olmasını çok önemsedik. Bu binaları tasarlarken Leed Gold sertifikası alsın, yeşil bina olsun istedik ve tasarım aşamasından yapım aşamasına kadar bu vizyonla ilerledik. Kamu hastanelerinden ilk defa bir hastane, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Leed Gold sertifikası aldı. Bu çok değerli bir şey ve biz bunu diğer iki hastanede de alacağız.
Yine 829 sismik izolatör ile güçlendirilen dünyanın en büyük hastanesi unvanına sahip olan Marmara Üniversitesi (Başıbüyük) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi yeni adıyla Prof. Dr. Asaf Ataseven Şehir Hastanesi, 113.000 m2 kapalı alana kurulu hastanede 28 ameliyathane, 60 yoğun bakım ve 535 hasta yatağı kapasitesi ile modern ihtiyaçlara da cevap verebilecek şekilde projelendirerek depreme karşı dayanıklı hale getirildi. Dolayısıyla İSMEP projesi sayesinde kamu binalarında iyi durumdayız diyebiliyorum.
“Güvenli okullarla geleceğimizi güçlendiriyoruz”
İPKB olarak bugüne kadar güçlendirmesini yaptığınız ve yeniden yaptığınız okulların güncel sayısı hakkında bilgi verir misiniz?
1999 öncesi riskli okulların yüzde 90’ını depreme dayanaklı hale getirdik. Bu oran, 1051 kampüs,1239 binaya tekabül ediyor. Bu 1051 okul kampüsünün 714 tanesi güçlendirdiğimiz ve 337 tanesi de yıkıp yeniden yaptığımız okullardan oluşuyor. Bu okullarda yaklaşık 1,6 milyon öğrenci eğitim alıyor. Güvenli okullarla geleceğimizi güçlendiriyoruz.
Avrupa ve Asya’da Platinum seviyesindeki ilk okul olma özelliğine sahip olan Kadıköy Atatürk Fen Lisesinin özellikleri ve önemi hakkında bilgi verir misiniz? Ne gibi uygulamalar yapıldı bu okulda?
Bu okulumuz, 6 bin 500 metrekare kapalı alanda 38 derslik, kütüphane, çok amaçlı salon ile 816 öğrenciye depreme karşı dayanıklı, teknolojik ve çevre dostu bir okulda eğitim görme fırsatı sunuyor. Ayrıca 3 bin metrekare kapalı alanda faaliyete geçen yatakhane binası; 128 yatak kapasiteli ve yine depreme karşı güvenli, modern bir yurt olarak faaliyete geçti. Uyguladığımız çevreci ve yenilikçi uygulamalar ile bu okulumuz, LEED Platinum Sertifikası almaya hak kazandı ve hatta Avrupa ve Asya’da Platinum seviyesindeki ilk okul olma özelliğini taşıyor. Örnek vermem gerekirse, bahçe sulamada ve WC içindeki rezervuarlarda kullanılmak üzere yağmur suyu toplama ve depolaması yapılıyor bu okulda. Bunun yanında mekanik ve doğal havalandırma sistemleri, düşük emisyonlu araç park yeri, çatı ve otopark üzerinde kurulu fotovoltaik güneş panelleri ile 145 kW/saatlik elektrik üretimi, asansörlerin gündelik hareketinden sağlanan enerjinin aküye biriktirilmesi marifeti ile elektrik olmadığında dahi asansörlerin çalışması sağlanmaktadır. Aynı zamanda her sınıfta karbondioksit ölçen cihazlar ile sınıfın temiz hava ihtiyacı karşılanarak öğrencilerin ve öğretmenlerin hayatlarına olumlu etki edecek bir yaşam alanı oluşturmayı amaçladık.
Peki son olarak şunu sormak isterim. Yakın zamanda Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesini depreme karşı yeniden yapmıştınız. Birçok özelliğiyle dünyada ilk olacak uygulamaları hayata geçirmiştiniz. Bu hastanede güçlendirme çalışmaları adına neler yapıldı?
Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesini Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle resmi olarak 4 Temmuz 2020’de açtık ve halkımızın hizmetine sunduk. İstanbul’un en büyük ve en önemli hastanelerinden biri olan bu hastane mevcut hizmeti aksatmayacak şekilde hastanenin boş arazisinde yeniden yapıldı. 303 bin metrekare kapalı alana sahip 5 bloktan oluşan hastane 193 poliklinik ve 1.105 yatak kapasitesi ile halkımıza hizmet veriyor.
Hasta yatak odaları 1 veya 2 kişilik odalar olacak şekilde tasarlandı ve acil durumlarda 1 kişilik odalarda yapılan yedek altyapılar ile bu odalar 2 kişilik olabilecek şekilde inşa edildi. 46 ameliyathanesi olan hastanede; acil müdahale bölümünde yıllık 700 bin hastaya, polikliniklerde ise yıllık 1,5 milyon hastaya hizmet verilecek. Yine 826 araçlık kapalı ve 860 araçlık açık olmak üzere toplam 1680 araçlık otopark ve 1 helikopter pistine de yer verdik.
“Deprem yükünü sismik izolatörler karşılayacak, hizmet kesintisiz sürecek”
Tasarımından yapım sürecine kadar kullanılan malzemeler ve standartlar sayesinde Leed Gold ve Dünya Bankası IFC tarafından EDGE sertifikası almaya hak kazanan, dünyanın ilk kamu hastanesi olan Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesinde toplamda 855 sismik izolatör kullanıldı. Bu sismik izolatörler sayesinde gelecek olan deprem yükü büyük oranda izolatörlerce karşılanacak ve böylece bu teknoloji ile deprem anında ve sonrasında hizmet aksamadan devam edecek.
“Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi dünya birincisi seçildi”
Bunun yanında hastanemiz, IV. Uluslararası Sürdürülebilir Yapılar Sempozyumu kapsamında düzenlenen “ISBS2019 En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması” kapsamında “Sürdürülebilir Sağlık Yapıları” kategorisinde dünya birincisi seçilmiştir. Tüm bunlar bizler için bir gurur kaynağı ve biz İPKB olarak, çalışmaya ve üretmeye her zaman devam edeceğiz.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz Gökhan Bey, başarılarınızın devamını diliyoruz.
Bizleri sayfalarınızda ağırladığınız için ben teşekkür ederim.