DENİZLERİN EN BEREKLİ DÖNEMİNİ İYİ DEĞERLENDİRİN
Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, 1 Eylül itibariyle balık sezonunun başlamasıyla birlikte vücutta hayati görevler üstlenen Omega-3 yağ asitlerinin yağlı deniz balıklarında çokça bulunduğunun altını çizdi. Dr. Aktaş, Omega-3’ün yani EPA ve DHA’nın vücut tarafından üretilmediğini besinlerle dışarıdan alınması gerektiğini belirtirken, kronik hastalıklardan korunmak için diyetlerde yeterli miktarda Omega-3 bulunması gerektiğine vurgu yaptı. Dr. Ümit Aktaş, ‘’Denizlerimizin en bereketli olduğu dönemi iyi değerlendirmenizi tavsiye ederim’’ dedi.
Balık sezonunun açılmasıyla birlikte Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan yağlı deniz balıklarının bol bol tüketilmesi gerektiğini söyleyen Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, ‘’Omega-3 yağ asitlerinin pek çok sağlık faydası vardır, hatta bu uzun zincirli yağ asitleri olmadan sağlıklı yaşamak mümkün değildir. Omega-3 yağ asitleri; kalp sağlığını ve beyin fonksiyonlarını korumak, kilo kontrolüne destek olmak, kansere karşı etkin koruma sağlamak, yaşlanmayla savaşmak ve depresyondan korumak gibi pek çok noktada bize fayda sağlarlar. ’’ diyerek konunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dr. Ümit Aktaş ayrıca, “Lüfer, palamut, hamsi, istavrit, somon gibi yağlı balıklar en zengin omega-3 kaynaklarıdır ama konserve ya da paketlerde satılan balıkların içinde bu değerli yağlardan eser miktarda bulunur” uyarısında bulunuyor.
Omega-3 kalp sağlığı için koruyucu kalkan!
Bol miktarda balık tüketen toplumlarda kalp ve damar hastalıklarına daha az rastlandığını belirten Dr. Aktaş, “Yüksek miktarlarda Omega-3, risk grubundakiler için bile kalp sağlığını koruyucu bir kalkan görevi üstleniyor. Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve damar sağlığındaki faydaları üç farklı mekanizma üzerinden etki ediyor: Kanın pıhtılaşmasını önlüyor, damar sertliğiyle ve vücuttaki enflamasyonla savaşıyorlar’’ diyerek Omega-3’ün kalp-damar sağlığı için ne kadar hayati olduğuna dikkat çekiyor.
Kansere, tip 2 diyabet ve obeziteye karşı omega-3
Günümüzün en büyük sağlık sorunlarından olan kanser, obezite ve Tip 2 diyabete karşı Omega-3’ün önemine vurgu yapan Dr. Aktaş, “Omega-3 değerleriniz arttıkça kilolu olma riskiniz azalır. Diyetinizi Omega-3 takviyeleriyle desteklemenin kilo verme hızını artırdığını gösteren pek çok çalışma var. Omega-3 yağ asitleri hem obezite hem de çağımızın vebası haline gelen Tip 2 diyabete karşı en önemli koruyucunuzdur. Bir araştırma Omega-3 zengini bir diyetin Tip 2 diyabet riskini %33 azalttığını gösteriyor.
Omega-3 yağ asitlerinin kanser riskini azalttığı ve kansere yakalanmış hastaların ortalama yaşam süreleri üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren çalışmalar da var. Omega-3 yağ asitleri tümör oluşumunu tetikleyen protein sinyallerini ve vücuttaki enflamasyonu azaltır’’ diyor.
Sağlam bir hafızanın anahtarı!
Dr. Aktaş, beynin düzgün çalışması için Omega-3 yağ asitlerinin elzem olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: “Eğer diyetinizde yeterli miktarda Omega-3 yağ asidi yoksa hafızanızda sorunlar olması son derece doğal. Omega-3 yağ asitleri bunama, Alzheimer’a yakalanma riskini önemli oranda düşürür. Beyin fonksiyonlarının düzgün çalışması sadece zekânızı, hafızanızı değil ruh sağlığınızı da destekler. Depresyona eğilimi olanlar diyetlerindeki Omega-3 yağ asitlerini artırmalı, hatta diyetlerini Omega-3 takviyesi ile desteklemeli. Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada Omega-3 yağ asitlerinin majör depresyon teşhisi konmuş hastalarda bile önemli fayda sağladığı görüldü.”
Yaşlanma etkilerine karşı en güçlü müttefik
Dr. Ümit Aktaş; ‘’Hücresel yaşlanmayla savaşmada en güçlü müttefikiniz, hücre zarının yapıtaşlarından olan Omega-3 yağ asitleridir’’ ifadelerini kullanarak bu yağ asitlerinin cilt hücrelerinin güçlü ve nemli olmasını sağladığı için yaşlanma etkilerine karşı daha dayanıklı olmalarını kolaylaştırdığını sözlerine ekliyor.