Anne olmak, yalnızca biyolojik bir süreç değil; sevgiyle, emekle ve kalpten bir bağlılıkla yaşanan bir yolculuktur. Sinem Hanım, oğluyla kurduğu güçlü bağdan, aile içi geleneklerine, anneliğe dair değerli tecrübelerinden, dostlukla örülü hayatına kadar birçok konuyu içtenlikle paylaştı. Bu söyleşi, anneliğin ne kadar derin, duygusal ve dönüştürücü bir deneyim olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Sinem Hanım, Anneler Günü sizin için ne ifade ediyor ve bu özel günde genellikle nasıl vakit geçirirsiniz?
Anneler Günü benim için her zaman duygu yüklü bir gün olmuştur. Anne olduğum ilk günden bu yana, oğlum Mert’le geçirdiğimiz zamanları düşündüğüm, eski fotoğraflarımıza dönüp tekrar tekrar baktığım, annemin bana olan davranışlarını anladığım ve ona hak verdiğim çok özel bir gün.
Her Anneler Günü sabahı, eşim ve oğlumun birlikte hazırladığı kahvaltı ile başlar. Bu özel güne ailece güzel bir kahvaltı yaparak ve uzaktaki büyüklerimizi arayarak başlarız.
Ben, Anneler Günü’nü aile büyüklerimizle birlikte geçirmeyi çok severim. Babaanneler, anneanneler, halalar… Ailece hep bir arada olmayı ya da uzağındaysak mutlaka iletişimde kalmayı çok önemsiyoruz.
Ayrıca doğurmayı tercih etmemiş ama Mert’le annelik duygusunu paylaşmış tüm dostlarımla iletişime geçerim, onların da gününü kutlarım. Çünkü annelik, yalnızca doğurmakla ilgili değil; kalpten hissetmekle ilgilidir.
Oğlunuzla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
Mert artık yetişkin bir birey olduğu için ilişkimiz daha çok arkadaşlık temelli. Elbette hâlâ anne-oğuluz ama birbirimize saygı duyduğumuz, özgür ve bağımsız alanlarımıza özen gösterdiğimiz bir ilişki kurduk.
Bununla birlikte, ailece yapılan büyük sofraları, kalabalık misafirleri ve sofra muhabbetlerini çok severiz. Mert’in dürüst, merhametli, vicdanlı, inançlı, yardımsever ve adaletli bir birey olarak yetişmesini çok önemsiyorum.
Mert özgür ruhlu bir çocuk olduğu için nasihatları çok dinlemez. Bu yüzden elimden geldiğince ona örnek olmaya çalışıyorum. Onun yanındayken davranışlarıma, olaylar karşısındaki duruşuma ve tepkilerime özellikle dikkat ediyorum. Çünkü sözlerden çok davranışların etkili olduğunu düşünüyorum.
Aile içi bağları güçlendirmek ve çocuğunuza vakit ayırmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Mert’in yaşı kaç olursa olsun, dertleşmek istediğinde ya da bir sorunla karşılaştığında yanında olmak istiyorum. Kendi ailem her zaman benim arkamdaydı, ben de ömrüm yettiğince oğlumun arkasında duracağım.
Mert de benim gibi dışa dönük biri. Evimiz her zaman dostlarımızla, arkadaşlarımızla doludur. Hep birlikte misafir ağırlamayı, keyifli sohbetler yapmayı çok severiz.
Her ne kadar yaşı büyüdükçe daha az fırsat bulsak da birlikte tatile çıkmak, özellikle yurtdışı gurme turlarına katılmak ikimizin de favorisi. Mert’in ilklerine hep eşlik etmeye çalıştım: ilk adımı, ilk yüzme dersi, ilk tiyatro oyunu, ilk müze gezisi… Şimdilerde de ilk kez araba kullanması gibi anları birlikte yaşamak bana büyük keyif veriyor. Bu anılar bizim için çok kıymetli.
Anneler Günü’nde, kendi anneliğinizle ilgili en değerli bulduğunuz anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Anneler Günü’nde elimden geldiğince çevremdeki kalbi güzel kadınların gününü kutlarım. Özellikle çocuğuyla zor zamanlar geçiren ya da geçirmiş olan anneleri yalnız bırakmamaya çalışırım.
Benim için ne kadar çok annenin kalbine dokunabilirsem, Anneler Günüm o kadar değerli geçer. Paylaşmak ve bir arada olmak bana büyük güç veriyor.
Oğlunuzun eğitim ve kariyer seçimlerinde ona nasıl rehberlik ediyorsunuz?
Mert, kariyer anlamında babasına büyük bir hayranlık duyuyor ve onu örnek alıyor. Yazları babasıyla birlikte çalışarak iş hayatını yakından tanıma fırsatı buldu. Böylece kendi kariyer planını da zamanla netleştirdi.
Türkiye’de iyi bir üniversiteden lisans eğitimini aldıktan sonraki planı, yurt dışında –şimdilik Londra olarak düşünüyor ama zamanla değişebilir– Sağlık Yönetimi üzerine yüksek lisans yapmak. Biz de anne ve babası olarak ona bu süreçte ihtiyacı olan tüm desteği sağlamaya çalışıyoruz.
Annenizden aldığınız en önemli nasihat nedir?
Annem çok duygusal bir kadındır ve her zaman kalbinin sesini dinler. Ondan öğrendiğim en kıymetli şey, duygularıyla karar verdiği her durumda uzun vadede haklı çıkmasıdır.
Ben de anne olduktan sonra olaylara mühendis mantığımla değil, daha çok annemden öğrendiğim duygusal yaklaşım ile bakmaya başladım. Daha yumuşak, daha empatik ve ince düşünen biri oldum.
Vefa, vicdan, merhamet, paylaşmak ve keyifli aile sofraları gibi değerleri kendi ailemden gördüm. Şimdi bu değerleri kurduğum aileye taşımaya çalışıyorum.
Son olarak, Anneler Günü’nde tüm annelere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Annelik gerçekten çok güzel bir duygu. Ama en kıymetlisi, insanlığa, topluma, ailesine hayırlı, vicdanlı, merhametli, iyi kalpli bir evlat yetiştirebilmek.
Bunun için illa doğurmuş olmak gerekmiyor. Hayatına dokunduğumuz, eğitimine, gelişimine, mutluluğuna katkı sağladığımız her çocuk bizim evladımızdır.
Bu nedenle, çocukların hayatını güzelleştiren, onların yüreğine dokunan her kadının Anneler Günü’nü tüm kalbimle kutluyorum. İyi ki varsınız.