Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?
1987 Almanya doğumluyum, eğitim hayatımı Almanya’da tamamladım. Türkiye’de yaşamak istediğim için mezun olur olmaz İstanbul’a taşındım. İş hayatına İstanbul’da başladım aslında; evlendikten sonra da aile şirketimizde çalışmaya devam ettim. Hep kariyer odaklıydım ilk çocuğumuzu kucağıma alana kadar. Yıllar içinde dengelendik ailemiz genişledi, işlerimiz büyüdü. Şimdi 3 oğlum ve hayallerimin peşinden koşmam için beni destekleyen eşim ile bu yeni maceraya atıldık.
Siz ZeBLAZE ile nasıl tanıştınız?
Aile şirketi olarak 20 yıldan fazla süredir dünyaca ünlü telekomünikasyon şirketlerinden birinin iş partneri olarak çalışıyoruz. Son 5 yıldır da giyilebilir teknoloji alanında aynı firma ile birlikteliğimiz devam ediyor. Çok uzun sürelerdir hem işin içinde biri olarak hem de kendi kişisel merakımdan dolayı teknoloji alanındaki yeni trendleri takip etmeyi çok severim. Giyilebilir teknoloji de son yıllarda hususi ilgi alanlarımdan biri oldu denebilir. Akıllı saatlere olan merakım ve Türkiye’de bu alanda limitli marka/model bulunması beni önce tüketici olarak arayışa soktu. Daha sonrasında yaptığım detaylı araştırmalar sonrasında, Asya marketinde çok ciddi bir paya sahip 55’ten fazla modeli olan ZeBlaze ile tanıştım.
Türkiye pazarına yeni giriş yapan bir akıllı saat markası olarak Türkiye pazarına girerken motivasyonunuz ne oldu?
Genç neslin teknolojiye olan merakı en büyük motivasyonum oldu. Dünyada git gide büyüyen teknoloji trendine Türkiye’den ayak uydurabilmek ise beni çok heyecanlandıran bir diğer etken.
Türkiye pazarındaki tüketiciye sunduğunuz farklılıklar nedir, neden ZeBLAZE’i tercih etmeliler?
Türkiye için sayabileceğim farklar kesinlikle pil ömrü, ürün çeşitliliği ve kalite. Bu üç özelliği tek bir akıllı saatte bulmak bence tüketici için en büyük tercih sebebi olmalı, ben de bir akıllı saat kullanıcısı olarak tercihimi bu yönde yapıyorum.
ZeBLAZE markasının Türkiye’deki hedef kitlesi kimler?
Hedef kitlemizi sınırlandırmak istemiyoruz çünkü herkes için lüksü ulaşılabilir kılmak misyonlarımızdan birisi. Teknoloji artık 7’den 70’e herkesin ihtiyacı, bu ihtiyaçları en konforlu ve lüks şekilde karşılamayı amaçlıyoruz.
Akıllı saatlerinizde teknoloji ve şıklığı birleştirdiniz, aynı zamanda her bütçeye uygun, ürünlerinizin fiyat performans dengesini sağladığını söyleyebilir miyiz?
Lüks, pahalı olur algısını yıkmak için geldik diyebilirim. Saatlerimiz uzun pil ömrü, şıklık ve kalite gibi farklılıkları uygun bir bütçede sunuyor. Açıkçası bu Türkiye’de benzerine az rastlanır bir olay. Herkesin rahatça ulaşabileceği kaliteli ve ulaşılabilir lüksü ülkemize getirdiğimiz için çok mutlu ve heyecanlıyız.
Akıllı saatlerin artık günlük kombinlerde hatta şık davetlerde kullanılan faydalı bir aksesuar olduğunu söylemek mümkün mü?
Akıllı saatler artık, her anımızda yanımızda olan vazgeçilmez bir aksesuara dönüştü. Teknolojik ürünlerde akla ilk gelen kaba ve özensiz tasarım algısı tarihe karıştı. ZeBlaze olarak tasarımlar bizim için önemli bir konu, teknolojik ürünlerin de şık olabileceğini göstermek istiyoruz. Gerek günlük hayatta gerek de şık davetlerde hayatın akışından kopmadan tarzımızı yansıtmak mümkün olacak.
ZeBLAZE tasarımlarının çeşitliliği açısından da rakiplerinden ayrılıyor. Farklı boyut ve şekillerin tüketiciye ne gibi artıları var?
Öncelikle herkesin kolunda olan, tek düze akıllı saatler artık demode oldu diyebilirim. Herkesin kendi ruhunu yansıtan bir saat bulabiliyor olması gerekir bence. Bu açıdan da tasarım çeşitliliği önem kazanıyor. Yalnızca kayışlarda fark yaratmıyor; aynı zamanda farklı kadran boyutları, ekran şekilleri ve kişiselleştirilebilir ekranlar ile her farklı duruma, her zevkten insana hitap ediyoruz.
Diğer akıllı saat markalarından farklı olarak ürünlerinizde kullandığınız teknolojiler nelerdir? Akıllı saatlerin teknik özelliklerini biraz anlatır mısınız?
Saatlerimiz, oldukça uzun süren pil ömrüne sahip. Şarj ettikten sonra minimum 3 gün sürüyor şarjı. Bu da kullanıcılara oldukça büyük bir rahatlık sağlıyor. Kişiselleştirilebilir ekranlarımızın çözünürlüğünün diğer firmalara göre oldukça yüksek olması da fark yarattığımız diğer bir konu. Görüntü kalitesi ile fark yaratan ekranlarımız aynı zamanda oldukça hassas bir dokunmatiğe sahip. Bu da kullanıcılara büyük bir kolaylık sağlıyor. Öte yandan aktif bir hayat yaşayanlar için pek çok farklı spor modu bulunuyor. Ekstrem sporlar, dans çeşitleri, yoga, pilates vb. modlar ile farklı hayat tarzlarına sahip kişilere de hitap ediyoruz.
ZeBLAZE akıllı saatlerde öne çıkan bir diğer özellik de 50’den fazla spor modu olması. Akıllı saatlerinizin ve markanın sporla ve sağlıklı yaşamla olan ilişkisini biraz anlatır mısınız?
Yukarıda da bahsettiğim bir özellik. Bu özellik daha önce hiç bu kadar kapsamlı olmamıştı. Spor modu bulunan diğer akıllı saatlerin farklı spor modları açısından yelpazesi geniş değil. Örnek vermek gerekirse, dalış yapan biri dalış için bir akıllı saat aldığında aynı akıllı saatte yoga modunu bulamazdı, artık bu da mümkün. Yükselen sağlıklı yaşam trendinde insanlar artık tek bir spor dalında kalmıyor, birden fazla farklı alanda yoğunlaşıyor. ZeBlaze olarak biz de spor ve sağlıkla ilişkimizi güncel tutmak ve trendlere ayak uydurmak üzerine kurduk.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek isteyen bir kişiye akıllı saatlerin katkısı nedir? ZeBLAZE sağlıklı yaşayan insanların hayatını nasıl kolaylaştırmayı hedefliyor?
Sağlıklı bir hayatı benimsemiş olan birinin en belirgin birkaç özelliğini saymak gerekirse; erkenden güne başlayan, yürüyüşünü, egzersizlerini ve su içmeyi atlamayan biri diyebilirim Bu temel özelliklere baktığımızda ise hepsi için ZeBlaze’in bir hatırlatıcısı mevcut. Yani sağlıklı yaşama gönül vermis biri için ZeBlaze oldukça büyük bir kolaylık, adeta bir life coach.
Türkiye’de sağlıklı yaşam stiline olan ilgi gün geçtikçe artıyor, bu konuda başka girişimleriniz de olacak mı?
Sağlıklı yaşama verdiğimiz önem büyük. Bu konuda farklı markalar ile yapacağımız işbirlikleri ile adımızı sıkça duyuracağız.
Türkiye’de akıllı saatlere olan ilgi nasıl? İnsanlar akıllı saatleri gerçekten amacına uygun kullanmak için mi alıyor yoksa bir statü sembolü olarak mı?
Bir statü sembolü olduğunu düşünmüyorum. Çünkü akıllı saat kullanmak, ajandanıza her an kolunuzdan ulaşmak, yaşam koçunuzun ‘’Su iç’’ ya da ‘’Çok oturdun biraz hareket et!’’ diye hatırlatması, günlük yaktığınız kalori hesabı, nabız, tansiyon, adım sayısı gibi hayati önem de taşıyan bilgiler için büyük kolaylık ve gereklilik. İhtiyaç olan bir şey de statü sembolü olamaz, olmamalı da… Bu nedenle statü sembolü olabilecek kadar lüks bir hizmeti, tasarımı ulaşılabilir kılmayı misyon edindik.
Sizce teknoloji bir lüks olmaktan tamamen çıktı mı yoksa hala herkesin ulaşamadığı günlük hayatı kolaylaştıran teknolojiler mevcut mu?
Ne yazık ki hala lüks, iyi kalite ürün isteyen ama ulaşamayan bir kitle var işte biz de bu noktada ulaşılabilir lüksü Türkiye’ye getirdik…
İş dışından boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Tenis oynuyorum. Çocuklarımla vakit geçiriyorum. Eşim ile baş başa veya ailece bol bol seyahat etmeye çalışıyoruz.
Siz günlük hayatınızda akıllı saat kullanıyor musunuz? Akıllı saatte aradığınız 3 temel özellik?
Benim vazgeçilmezim akıllı saatin şık ve hafif olması, şarjının uzun süre dayanması ve basit bir kullanım dili.