Cemiyet hayatının tanınan isimlerinden Züleyha Körbulak, yurt dışında eğitim gören çocuklarıyla olan güçlü bağını, anneliğin derinliğini ve hayatı boyunca kalbinde taşıdığı annesinin nasihatini içtenlikle paylaşıyor. “Fiziksel olarak uzak olsak da, kalplerimiz her zaman bir arada” diyen Körbulak, anneliğin sadece bir rol değil, ruhun derinliklerinde yaşayan bir his olduğunu hatırlatıyor.
Bu Anneler Günü’nde, çocuklarınızın yanında olamamak zor olsa gerek. Bu özel günde, onlarla aranızdaki bağı nasıl hissettiriyorsunuz? Onlara olan sevginizi ve özleminizi nasıl paylaşıyorsunuz?
Elbette kolay değil… Anne yüreği her zaman çocuklarının yakınında olmak ister. Gözlerine bakmak, sarılıp koklamak… Bazen sadece bir gülüşlerini duymak bile yetiyor insana. Ama hayatın getirdiği yollar, bazen fiziki mesafeler koyabiliyor aramıza. Bağlarımız öyle güçlü ki mesafe onları asla zayıflatmıyor. Sabah gönderilen bir mesaj, telefondan gelen “Annecim seni çok özledim” sesi ya da birlikte çekilmiş eski bir fotoğraf… Bunların her biri kalbime dokunuyor. Biz anneler için çocuklarımızla bağ kurmak, fiziksel bir yakınlıktan çok daha derin bir şey. Kalpten kalbe kurulan bir köprü gibi…
Yurt dışında eğitim görüyorlar. Bu dönemde sizin için en değerli şey nedir?
Çocuklarım şu an yurt dışında eğitim görüyor. Onlarla aramızda kilometreler olsa da kalbim hep yanlarında. Bu dönemde benim için en kıymetli şey, onların sağlıklı, mutlu ve ayakları üzerinde durduğunu bilmek. Seslerini duymak, gülümsediklerini görmek, kendi yollarında ilerlerken hayallerinin peşinden gittiklerini izlemek… İşte o anlarda, anne yüreği bir nebze olsun rahatlıyor. Bazen sadece “Anne, iyiyim” demeleri bile dünyaları veriyor bana. Özellikle uzaklarda olduklarında, güven duygusu çok daha büyük bir anlam taşıyor. Onların güçlü, kararlı ve huzurlu olması, benim en büyük huzurum. Fiziksel olarak uzak olsalar da, kalben her an bir aradayız. Sevgi mesafe tanımaz; anneyle evladın arasındaki bağ her şeyin ötesindedir.
Çocuklarınızla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
Onlarla aramdaki ilişki sadece bir anne-çocuk bağı değil… Daha çok bir ömürlük dostluk, koşulsuz bir sevgi ve derin bir anlayış. Benim için onlar sadece çocuklarım değil, aynı zamanda hayat arkadaşlarım. Gözlerindeki bir ışıltıyla ne hissettiklerini anlarım. Uzakta olsalar bile kalbim onların her halini hisseder. İlişkimiz sevgiyle, saygıyla ve açık iletişimle örülü. Onlara her zaman “Yanındayım ama seni sen olduğun gibi seviyorum” demeye çalıştım. Hayat yolunda yürürken arkalarında bir sığınak olduklarını bilsinler istedim. Onlar düştüğünde kaldıran değil, kalkabileceklerine inanan bir anne olmaya gayret ettim. Yani ilişkimiz; güçlü, sevgi dolu ve içten. Tıpkı kalpten kalbe kurulan, söze bile gerek duymayan bir bağ gibi…
Anneler Günü’nde, kendi anneliğinizle ilgili en değerli bulduğunuz anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Londra’daydık. Ailemden uzakta, iki oğlumla baş başa geçirdiğimiz bir dönemdi. Bir sabah biraz rahatsızlandım, halsizdim. Tam o anda kapım aralandı… İçeri çocuklarım girdiler, ellerinde bir tepsi: İçinde kahvaltı — ekmek, reçel, bir fincan çay… Ama o tepside sadece kahvaltı yoktu. O an, onların bana duyduğu sevgi, ilgisi ve “Senin için buradayız anne” demeden söyledikleri şefkat vardı. Gülümsedim, içim ısındı. Ve sessizce kendi kendime söyledim: “İyi ki… İyi ki sizin gibi oğullarım var.” O minicik sürpriz, anneliğimin en özel anlarından biri oldu. Çünkü bazen en büyük mutluluk, en sade anlarda gizlidir. Bu hayatta sahip olabileceğim en büyük armağan onların sevgisiydi. Ve sanırım, gerçekten de bu dünyadaki en güzel şey, anne olmak.
Çocuklarınızın eğitim ve kariyer seçimlerinde onlara nasıl rehberlik ediyorsunuz? Annelik deneyiminiz bu süreçte nasıl bir rol oynuyor?
Her anne gibi ben de çocuklarımın güçlü, mutlu ve kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olmalarını istedim. Eğitim ve kariyer yolculuklarında hep yanlarında olmaya çalıştım; ama yönlendirmekten çok, yol arkadaşlığı yapmayı tercih ettim. Çünkü her çocuğun kendi iç sesi, potansiyeli ve hayalleri var. Benim rolüm, onlara bu hayallerin peşinden gitmeleri için cesaret vermek oldu. Hatalarından korkmamalarını, seçimlerinin arkasında durmalarını, yollarını çizerken özgür hissetmelerini istedim. Anneliğin getirdiği sezgilerle ne zaman destek vereceğimi, ne zaman sadece sessizce yanında durmam gerektiğini zamanla öğrendim. Karar alma süreçlerinde onları dinlemek, fikirlerini önemsemek, bazen sadece “Senin yanındayım” demek o kadar kıymetli ki… Annelik bu noktada bir pusula gibi; yönü onlar seçiyor, ben ise güvenli bir liman olmaya devam ediyorum.
Annenizden aldığınız en önemli nasihat nedir?
Annemin bana söylediği en sade ama en derin söz şuydu: “Kalbin temizse, yolun da ışıkla doludur.” Çocuk aklımla ilk duyduğumda ne anlama geldiğini tam kavrayamamıştım. Ama hayatın iniş çıkışlarında, kırıldığımda, yönümü kaybettiğimde hep o cümle geldi aklıma. Meğer kalbin yönü, insanın pusulasıymış… Annemin bana verdiği en büyük miras; dürüstlük, merhamet ve sabırla yürümekmiş. Annelik yolculuğumda da o sözü yüreğimde taşıdım. Çünkü bir çocuk, en çok annesinin kalbinde görür hayatı. Ben de çocuklarıma hep kalpten yürümeyi öğütledim. Annemin sesiyle başladım hayata; şimdi o sesi kendi çocuklarıma fısıldıyorum.
Son olarak, Anneler Günü’nde tüm annelere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bu Anneler Günü’nde, yüreği evladı için atan tüm annelere bir selam göndermek isterim. Bir gece uykusunu bir nefese değişenlere… Bir öpücükle tüm yorgunluğu unutanlara… Sessizce dua eden, sabırla bekleyen, koşulsuzca sevenlere… Anneliği yalnızca doğurmakla değil, kalpten kalbe bağ kurmakla yaşayanlara… Gözyaşını içine akıtıp, gülüşünü çocuğuna saklayanlara… Ve bazen sadece bir “İyi ki varsın”la yetinip, dağ gibi duranlara… Bilin ki varlığınız bir şiir kadar güzel, gölgeniz bir çınar kadar güçlü. Çünkü bir anne susar, ama sevgisi hep konuşur. Anneler Günü sadece bir takvim yaprağı değil; her gün sizin sevginizle anlam bulan bir ömürdür. İyi ki varsınız, iyi ki annesiniz.