Eğitim ve mesleki hayatı boyunca çeşitli başarılara imza atmış ve özellikle kök hücre araştırmaları alanında birçok önemli araştırmanın başını yürütmüş olan Prof. Dr. Mehmet Bozkurt ile bir araya geldik. Etkileyici öz geçmişi ve geçmişten bugüne yaptıklarıyla zihnimize kazınan başarılı doktor, tıp dünyasında en çok tanınan ve saygı gören doktorlarda biri olması ile dikkat çekiyor.
Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere çok sayıda önemli kurumda görev almış olan Prof. Dr. Mehmet Bozkurt, Nişantaşı’nda açmış olduğu kendi kliniğinde hastalarına en doğru tedavileri uygulamaya devam ediyor.
Plastik Cerrahi alanında yaptığı işlemlerin yanı sıra bunlara günümüz son teknolojisini dahil ederek hastalarına daha rahat bir imkan sunan başarılı isim, Biyomühendisliğin birçok alt birimi olan biomaterail alanında çalışmalar yapmaya devam ediyor. Türkiye’nin de bu alanda önemli yerlere geleceğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Bozkurt ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimiz sadece VipTurkey okuyucularına özel…
Mehmet Bey, sizi zaten oldukça etkileyici olan özgeçmişiniz ile tanıyoruz fakat yine de öncelik olarak okuyucularımız için kendinizden bahseder misiniz?
Tabii ki. 1992 yılında tıp fakültesinden Teğmen olarak mezun oldum. 2 yıl pratisyen olarak çalıştım. Bulunduğum birliklerin atabil olmaması ve hareketli olması nedeni ile birçok savaş yaralanması ile karşılaşıyordum. Bu süreçte helikopter ve zırhlı araçlarla transfer sonrası yaralıların hızlı bir şekilde acil tedavilerini sağlıyorduk. Daha sonrasında plastik cerrahi ihtisasına başladım. 5 yıl süren aktif bir asistanlık süresi boyunca birçok operasyon konusunda bilgi ve becerim gelişti. Bu sıralarda yazları ABD’de Long Island ve Robert Woods Johnson Foundation’da gözlemde bulunuyordum. Sonrasında ise Diyarbakır ve Girne’de bulunan asker hastanelerinde çalıştım. GATA Tıp Fakültesini üstün başarı derecesi ile bitirdim.
İhtisas sınavında ‘Türkiye’de ilk 50’ arasına girerek Plastik Cerrahi asistanı olmaya hak kazandım. Dicle Üniversitesinde 2005 yılında Yrd. Doç. olmamı ardından 2006-2007 ve 2011-2012 yıllarında Cleveland klinikte fellowship olarak aktif görev aldım. 2017 yılında ise Plastik Cerrahi Profesörü oldum.
Kartal, Okmeydanı ve Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanelerinin şefliğini yaptım. Biomaterayal konusunda ise doktora bitirmekteyim. 110 adet yurt dışı, 70 ise yurt içi yayınım bulunuyor. Yurt dışında 3 kez başarı ödülüne layık görülüm. Tüm bunlar dışında ise 30’un üzerinde uzmanlık öğrencisi yetiştirdim.
Medikal, estetik ve plastik cerrahi uygulamaların yanı sıra özellikle çeşitli hücre tedavilerinde de adınızdan sıkça söz ettiriyorsunuz. Özellikle sizi öne çıkaran kök hücre uygulamalarından biraz bahsedebilir miyiz?
Hücresel tedavilerle ilgili deneylerim 1996 yılında GATA’da başladı. Hücresel inflamasyon konulu tez ile mezun olmamın ardından Cleveland Clinic’te ‘Mezenkimal hücre’ ve ‘Allotransplantasyon’ hücre etkileşimi üzerinde çalışmalar yaptım. Özellikle hücrelerin dokular ve yapı iskeletleriyle ilgili alanda deneysel ve klinik çalışmalarda bulundum.
Son yıllarda giderek popüler olan Fibroblast enjeksiyonlar ve uygulamalarının yanı sıra dokulardan elde edilen büyüme faktörlerinin kombine kullanımı ile uygulamalar ve prosedürler geliştirmekteyim. Yine birçok hastalığa tedavi olabilecek ‘Exosome’ yani Gen Transferi ve Mitokondri Transferi konularında araştırmala yürütmeye devam ediyorum.
Özellikle son yıllarda teknolojinin yardımıyla birlikte plastik cerrahi alanında bir çok gelişmeler oldu. Biraz bu gelişmelerden bahsetmezi istesek bize neler söylersiniz?
Plastik cerrahi sürekli gelişen alanlardan biridir. Gerek yeni teknolojik cihazların çıkması gerekse hücre içi ve hücreler arası ilişkilerin bu alanda kullanılması cerrahi işlemlerin daha minimalist olmasına yardımcı olup, daha az iz bırakma üzerine dayalı gelişmesine katkı sağlamaktadır.. Bu da bize vücudumuzun yaşlanmasını azaltacak çeşitli imkanlar sunmaktadır.
Daha sağlıklı ve uzun yaşama isteğinin artması, plastik cerrahi ile ilişkili operasyon ve uygulamaların artmasına sebep olmaktadır. Örneğin sanal görüntüleme ve cilt analiz cihazları ile hastalara sanal görüntüleme yaparak nasıl bir görünüme sahip olabileceğini gösterebilmekteyiz.
Cilt analizi ile kişinin ihtiyacı olan tedavi programlarını çıkartabiliyoruz.
Vücut şekillendirme ameliyatlarında RF teknolojisi gibi daha ileri derece teknolojik araçlar kullanarak; daha az kanama riski ve vücuda istenen şekli daha rahat yapma fırsatları bulabiliyoruz.
Böylece hem hastadan daha iyi oranda yağ alabilmekte ve gerekirse alınan yağları tekrardan kullanma şansı bulabilmekteyiz.
Mehmet Bey, Biyomühendislik alanında gerçekleştirdiğiniz çalışmalar ile gerek yurt içi ve gerekse yurt dışında bulunan birçok bilim kongrelerinde yer aldınız. Bu alanda özellikle ülkemizde ne tür gelişmeler oluyor bunlardan bahsedebilir miyiz?
Son yıllarda mühendislik alanları tıp ile daha çok kombine olabilmektedir. Bunun sonucunda ise biyomühendislik gelişme göstermektedir. Bu alanda tıpta ve plastik cerrahide gelişmelere de yol açmaktadır.
Biyomühendisliğin birçok alt birimi olan biomaterail alanında çalışma ve doktora yaptım. Bu alan hücre ve hücreler arası materyal kullanımı konusuna ışık tutar; böylece doğru materyal kullanımını sağlar. Örneğin yüzde yaşlanmaya bağlı durumlarda hangi ürünleri kullanacağınıza hakim olursunuz. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Kore ve Çin’in üstünlüğü bulunmaktadır. Türkiye’de bu lige girmeye başlamıştır.
Nişantaşı’nda yeni açtığınız Mt Clinic’te ne tür uygulamalar yapıyorsunuz?
Nişantaşı’nda bulunan klinikte hastayı oldukça detaylı değerlendiriyoruz. Kan tahlilleri bu konuda bize önemli bilgiler veriyor. Örneğin eğer cilt ile ilgili bir problem varsa, hastanın cilt analizini yaptıktan sonra her hastaya farklı yaklaşımlarda bulunuyoruz. Bazı hastalarda ultraviyole hasarı fazla bazılarında ise inflamasyon fazla olabiliyor, Bu olasılıkların her biri farklı işlemler gerektiriyor. Cerrahi ameliyatlarda da aynı prosedürleri uyguluyoruz. Fibroblast enjeksiyonu gibi işlemlerin gerektiği durumlarla da sık sık karşılaşmaktayız.
Kliniğinizde aynı zamanda eşinizin uyguladığı, ciltte muazzam etkiler yaratan bir çok farklı cilt bakım uygulamaları mevcut. Uygulamalardan aldığınız geri dönüşümler nasıl oluyor öğrenebilir miyiz?
Eşimle birlikte hastaya özel bir plan çıkartarak cilt bakımı uyguluyoruz. Laser, Morheus 8, Paris Glow ve sonrasında bakım ürünleri devam ederek kişinin ihtiyacına göre tedavi uyguluyoruz.
Mehmet Bey, son olarak Mt Clinic ile alakalı gelecek plan ve hedeflerinize neler var, okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Unutmayalım ki, her hasta özeldir ve farklı yaklaşım gerektirir.
Hastalarımızın özel hissedebilecekleri ve sadece kozmetik değil; medikal bakımlarının ve her türlü testlerinin yapıldığı bir concept geliştirmeye gayret gösteriyoruz. Hedefimiz ise eğitimlerle kombine edebileceğimiz bir enstitü yaratmak.